16 Eylül 2013 Pazartesi

Mutluluk...

güzel bir duygu.
Kıskanılan.
İmrenilen.

İnsan, birini sevdiğinde, değer verdiğinde, eninde sonunda karşılığını almak istiyor. Sevdiği de onu sevsin, en az onun ona değer verdiği kadar karşılığını görsün hatta artsın eksilmesin, taşsın dökülmesin istiyor.
Ayakları yerden kesilsin. Öyle ki, basamasın istiyor.
Yani en azından ben böyleydim.

Birini sevdiğimde, onun da bana karşı hislerini bildiğimde, istiyordum ki o da benimle aynı heyecanları yaşasın. Yoo hayır o daha çok heyecanlansın istiyordum.
Boğmadan elbette. Uçarcasına yaşasın ve bana da yaşatsın istiyordum. Uçsuz bucaksız yaşayalım, mutluluktan ağzımız ile kulaklarımız arasındaki mesafe gittikçe azalsın istiyordum.

Herkes gibi ben de 'sevdim' , 'seviyorum' dedim.
Şimdi dönüp bakmanın, geçmiş kararları sorgulamanın manası yok biliyorum elbette.

'Artık yeter' dediğimde karşıma çıkan, 'yok olmaz' dediğimde olduran, 'yok canım daha neler' dediğimde 'aynen öyle' diye ikna eden, 'bizden geçti' dediğimde 'daha neler' diye utandıran, benden daha çok uçan ama çaktırmayan ( :) ) biriyle, tahmin dahi edemeyeceğim kadar kısa sürede evlendim.
Damdan düşerek girmedi elbette hayatıma ama 'evlilik' ikimiz için de çevremizdekilerin de bileceği kadarıyla soru işaretiydi.
Beni boş ver de esas ondan beklenmeyecek performanstı ki kimse inanamadı kararımızı açıklayınca. Hatta düğünde bile tüm bunların rüya olduğunu sananlar vardı. Eminim.
Çünkü biri de bendim :)

Öyle veya böyle hayat sana bir yol çiziyor ve sen planlar yaparken o hakikaten bir tarafıyla gülüyor sana.
Ölürüm diyorsun ama sonra öyyyle bir yaşıyorsun ki sen bile inanamıyorsun.

Mucizeler, ki bence kesin varlar, güzel şeyler.
Mucizeleri hayatınıza katanlar da.

Değerini bilin.

Es geçmeyin.
Tüm bu telaşlar, yoğunluk, yorgunluk, para, pul, iş, güç, fatura, yemek, koşturmaca içerisinde ihmal etmeyin.

İyi ki varlar  




Sevgilerle :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder