24 Şubat 2014 Pazartesi

Ufaktan ufaktan.. :)

Geçenlerde eve geldiğimde Deniz'imin sürpriziyle karşılaştım. Bana kocaman bir paket göndermiş sağolsun :)
Bu aralar yoğunluktan doğru dürüst alışverişe çıkamadığımdan, makyaj malzemeleri bile almaya fırsat bulamadığımdan, yenilikleri kaçırdığımdan, kampanyaları göremediğimden yakınmıştım. Kuzum kıyamamış ben söylemeden ne ihtiyacım varsa resmen içine doğmuş gibi göndermiş :)



Hepsini teker teker denemeye başladım. Şimdiye dek kullandıklarımın hepsinden çok memnun kaldım :)
Fırsat buldukça yazabildiklerimle alakalı yazacağım yorumlarımı. Tekrar tekrar teşekkür ederim kuzum :)
  



Değinmeden geçemeyeceğim. İstediğim bir şey vardı uzun zamandır. Hatta size de danışmıştım kullanan var mı diye: puzzle halısı :)
Eşim sağolsun bir gün eve eli kolu dolu geldi. Çocuklar gibi sevindim sürprizlerimi görünce. Kendisine buradan da teşekkür edeyim :)
Tabi dershaneden çıkmış, tüm gün soru çözmüş bünyeye ilaç gibi geldi bu hediyeler. Yemek yemeği faşan unutup hemen puzzlea başladım. Tabi halımın üstünde :)
Puzzle halısı denen şey aslında keçeden bir örtü. Üzerinde çeşitli boylarda puzzlelara uygun rehber çizgiler var. Puzzle parçalarınızı birleştirdiğinizde dışındaki ruloya örtüyü sarıp rulo yapıyorsunuz. Ardından içinden çıkan üç kemer ile sağlamlaştırıyorsunuz. Aşağıdaki fotoğrafta göreceğiniz şekilde oluyor. 
Ertesi gün veya ne zaman isterseniz açtığınızda (nazikçe elbette! :) ) puzzle aynen bıraktığınız gibi, bozulmadan duruyor. Ben o yorgunlukla sadece dış çerçevesini tamamlayabilmiştim. Buna rağmen çok şükür sapasağlam çıktı :) Dilerim diğer yapışlarımda da sorun yaşamam :)
Yani kısaca kocaman bir rulo, 3 kemer ve büyükçe keçe örtü bulamam derseniz, D&R da puzzle halısı var. Hatta hepsiburada da var. Ve ben araştırmadım ama muhakkak başka yerlerde de vardır :o)


Ahh son olarak, malumunuz bir canavar oğlumuz var bizim. Has Ankara kedisi; Pino  
Lakin önümüz mart!
:)
Daha da bir şey demiyorum. Sadece pencere önünde karı - kız kesen bir kediye dönüştü şahıs :)
Telleri aşıp kaçacak diye korkuyoruuuummm :))


Sevgilerle!

 ♥

22 Şubat 2014 Cumartesi

Sosyal Sorumluluk Projesi: VANFOD Kitap Bağışı & "Bugünün Büyüklerinden Yarının Büyüklerine Hediye"

Ha Polyanna Ha Fulyanna Blogunun tatlı sahibesi, canım arkadaşım, #kitapagaci nin dalları altında tanıştığım yüreği güzel insan Fulya, çok güzel bir sosyal sorumluluk projesinin altına imza atmış.
Sizlerle paylaşmam, ulaştırabildiğim kadar çok yere ulaştırmam gerektiği kanısındayım. Bu sebepten Fulya'dan izin almama gerek olmayacağı düşüncesi ile blogundaki yazıyı burada paylaşmak istiyorum;

"Merhaba yüreği yardım etmekle yanıp tutuşan, gönüllü dostlarımız...

VANFOD - Van Fotoğrafçılar Derneği'ni duyanlar vardır. Kendi gözlerindeki ve yüreklerindeki dünyayı tüm fotoğraf severlere sunan, fotoğraf aşıklarının buluştuğu bir dernek. Geçtiğimiz sene Kocaeli'de bulunan bir kısım fotoğraf dernekleri ile kamu kurumları için hazırlıkladıkları proje sayesinde tanıştım kendileri ile. Projeleri kapsamında yüzlerce fotoğraf Van bölgesindeki kurumların duvarlarını süslemiş ve kurumlarda çalışanlar ile gelen ziyaretçilerin yaşadıkları deprem sonrası, yüzlerindeki gülümsemeye şahit olunması amaçlanmıştı. Proje muhteşem bir şekilde sonuçlandı ve şimdi Van'daki kamu kuruluşlarındaki duvarlar yüzleri gülümseten, geleceğe umut veren fotoğraflarla dolu.

Bunu neden mi anlattım dersiniz? Şimdi dokundukları hayatların gururunu taşıyan Van Fotoğrafçılar Derneği yepyeni bir proje ile yüzleri bir kez daha gülümsetmeye hazırlanıyor. Daha doğrusu hazırlanıyoruz mu demeliyim? Evet, projede ben de varım! Aylardır tüm projelerde destek verdiğiniz, mutlu anlarıma şahit olduğunuz ve ayaklarımın üzerinde kalmamı sağladığınız için bu güzel haberi sizlerle paylaşmak istedim. Gururla, en duygusal hislerimizle, gücümüz ve tabi ki sizlerin destekleri ile bir projeye daha merhaba demenin vermiş olduğu huzur var içimizde. Bu seferki projemiz kilometrelerce ötesindeki minik dostlarımız ile ilgili. Projemiz için sizlerden isteğimiz sadece kitap! Van'da bulunan 2 ilköğretim okulunda açılacak kütüphanemiz için sizlerden okunmuş/okunmamış, farkındalık yaratıp, okumayı teşvik etmek için sadece kitap istiyoruz.


Onlara dokunmak, yollarına ışık olmak istemez misiniz?
"Evet" dediğinizi duyar gibiyim...
O zaman ne duruyorsunuz? Sizlerden ricamız okunmuş/okunmamış kitapları ya bana ya da projenin asıl sahibi olan Van Fotoğrafçılar Derneği başkanı Tayfun Çiftçi'ye iletmeniz.

Projeyi buradan sizlerle paylaşmadan önce birkaç kişiye anlattım ve o kadar olumlu cevaplar aldım ki daha da heyecanlandım. Kitaplarımızın temini, hatta gönderimi konusunda bile yardım edebilecek gönüllüler çıktı ortaya. Eğer siz de bize destek olmak isterseniz; fkucukaksoy5@gmail.com / tayfunciftci_@hotmail.com adreslerimizden ya da sosyal medya hesaplarından bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Linklerimiz



Onların hayatlarına dokunmanın, yollarına ışık tutmanın, bir satır fazladan okumalarını sağlamanın huzurunu anladığınızda artık karşılıklı mutluluktan ağlarız :)

Şimdiden geleceğimize ışık tutan çocuklarımızın okumasını sağlamak için destek verecek güzel yürekleriniz için teşekkür ederiz.

Sevgiler,

Tayfun Çiftçi & Fulya Küçükaksoy"



Fulya'cığımın blogunu ziyaret için TIK TIK. Bu güzel ve önemli projeye dahil olmak isterseniz yapmanız gerekenler çok basit. Sadece KİTAP. Zaten yukarıda da yazıyor. Yine de iletişime geçmek isterseniz kendisinin mail adresi ; fkucukaksoy5@gmail.com
Size memnuniyetle yanıt vereceğinden eminim. Hem güzel yürekli bir insanla tanışmış olursunuz :)
Van'daki çocuklar sizi bekliyor!
Sevgilerle! 


Okudukça büyüyor hakikaten insan :)




Yine çok ara verdim! Allah'tan arada bir şeyler oluyor da koşarak bloga geliyorum :)
Bu sefer vesilem Kitap Ağacı Sakarya buluşmasıydı.
Gerçi bizim Sakarya'daki 3. buluşmamız ama sanırım (gelemeyenler üzülmesin) bu seferki en güzeliydi :)
İzmit'ten beni kırmayıp, onca yoldan gelen Fulya'cım ve Taha'ya öncelikle aşırı teşekkür ederim :))
Ve tabi katılabilen diğer Sakarya'lı #kitapagaci üyelerine, Aysun, Betül, Gönül, Işıl, Nurçin ve  Yasemin'e :)

Her buluşmada daha da sağlamlaştığını hissediyorum dostluğumuzun. Her buluşmada sanki daha da 'biz' oluyor, daha da 'dost' oluyoruz. Ve bu ağaç sayesinde dallarının altında bu kadar güzel insanla buluşmaktan, çok keyifli ve eğlenceli sohbetler yapmaktan, pek çok şeyi paylaşmaktan çok mutluyum. İyi ki Kitap Ağacı var 

Şimdi de fotoğraflarımız;


Kavuştuk, mutluyuz :)

Hep gülelim böyle :)

Tatlı 'kanka'lar :)

Okudukça büyüyoruz :)





Taha ateşli kitap tartışmaları esnasında habersiz çekilir :)


Canım Fulyam :)

Sevgili Yasemin'in güzel sürprizi :)

Gönül'ü şekerle kandırdım :)

Aysun yakışıklı oğluyla geldi :)




Son anda dahil olan sevgili Nurçin (moriceninyeri)

Hepinize, özellikle bizi bir araya getiren Kitap Ağacına çok teşekkür ederim :)

Arayı açmayalım ;)

Sevgilerle!

10 Şubat 2014 Pazartesi

internetimedokunma! Cidden artık sıktın bence.


Boğazından hiç korkmadan geçen masum haklarıyla doymadın, oğlunu yere göğe sığdıramadın.
Bıkmıyorsun, bitmiyorsun, hiç utanmıyorsun. 
Eski sevgili misin be sen, bu ne tribi?
Canını sıkanı engelle, ooh facebook mu bu?
İşin gücün yok mu senin? Kalkındırsana ülkeni! Dış borcunu kapatma yollarını, tarım arazilerini değerlendirmeyi, yerli tohum imalatını, sahte sağlam raporlu binaları ortadan kaldırıp vatandaşına düzgün hayat şartları sunmayı, diğer ülkelerle aranı düzeltmeyi, elalemle uğraşacağına önce oğluna, emrindekilere, yiyip de doymayanlarına ve bir de tabi kendine çeki düzen verip bi aynaya bakmayı denesene! Sana ne internetten? Battı mı bir şeyler?
Hiç yakışıyor mu sana, senin o İRADENE?



Nerede yaşıyoruz biz be?!!!!

8 Şubat 2014 Cumartesi

Bu aralar vol.435 ~ instagram günlükleri

Merhaba! :)
Uğrayamıyorum, takip edemiyorum ama sanırım temmuz ortasına dek bu biraz böyle olacak. Malum :)
Azıcık vakit & fırsat buldum hemen kısa kısa anlatayım neler var neler? :)

 

Malumunuz Cuma günü 14 Şubat ♥
Kalpler, kalpler :) 

Kahve Dünyası yine bir ritüeli gerçekleştirmiş, 14 Şubat için özel kampanya yapmış efeniim. Sevdiceğinizle 19.50 ye iki coffee latte içiyor, bir kalpli brownie yiyorsunuz vanilyalı dondurma ile. Sonra tam kalkacakken garsonlar Latte içtiğiniz bardakları yıkamış halde paketleyip getiriyorlar size, hatıraa :)

Ha ben Latta sevmem o ayrı. İçtik ama hatıramız olsun madem diye ama ne eşim ne ben fincanlarımızı bitiremedik :)
Belki siz seversiniz :)



Doğadan 'ın Armutlu Beyaz Çay 'ı.
Denedim. I ıh beğenemedim. Sanki suya armut atmışsın gibi. Yani koşa koşa Migros 'a gidilecek, görür görmez sepete atılacak bir lezzet değil bence. Ve hatta ben bir daha almam bile. 
A belki saklama koşulları iyi değildi, ben tam alamadım tadını, onu bilemem ama Doğadan 'dan daha yüksek performans beklerdim açıkçası :)



Biz hep doğal ekmek, tam buğday, çavdar ekmeği veya kepekli ekmek tercih ediyoruz. Evimize hatırlayamadığım bir zamandan beri beyaz ekmek girmiyor sağlığımızı önemsediğimizden. Lakin nedense neredeyse her aldığımız ekmekte bir huzursuzluk oluyor içimde. Ya birtakım partiküller çıkıyor, ya sıkılaşmış garip pötürtüler. Artık ne olarak adlandırılırsa. Farklı ekmek markalarını da denedik, fırınları da. Tam 'evet bu iyiymiş, hep bundan alalım' dediğimizde bir şeyler çıkıyor.
En sonunda ben konuya bizzat el atıp kendi ekmeğimizi yapma sorumluluğu altına girdim. 
En azından içinde ne olduğunu da biliriz, temizliği de.
En azından içimiz rahat olur.
Tabii benim sabrım dayanırsa her ekmekte 235 dakika beklemeye :)


Bu ilk deneme. Bence gayet başarılı. Sinangil'in Köy Ekmeği unu ile yaptım. Azıcıcık tuzlu, azıcıcık da şekerli. Test edildi, onaylandı hatta pek beğenildi :) Çok mesudum! 



Bu da memleketimin temizlik personeli. Her gün gittiğim yerin karşısındaki parkta çalışıyor. Tüm gün bir sağa, bir sola. Sigarasını içiyor, deriiin derin çekiyor. Ardından yere atıp, ayağıyla tüm dünyanın hıncını alır gibi ezdikten sonra da tek işi oymuş gibi süpürüyor kendi izmatini. De gidi dee. Çok çalışıyor, çook! :)



Yeni eve taşındığımızda büyük fırınımız yeni evin mutfağındaki aralığa sığmadığından, dev fırınımızı iptal edip depoya saklattım. Aklım sıra fırın ile yapılabilen muhteşem unlu mamüllerden uzak duracak ve kilo verecektik. Ama ne oldu? Yemeyi seven bu çift, madem evde yapamıyoruz diyerek dışarıdan satın almaya başladı kekleri, kızartma olarak tüketmeye başladı börekleri.. Ee bu seferde benim kıllığım tuttu. Temiz mi? Güvenilir mi? İçeriği ne? diye diye bunalttım adamı :) Ve daha bir sürü şey..
Sonuçtaaaa gidilip, mutfağa uyan fırın alındı. Murada erildi. 
Fırın alınır alınmaz da hemencik limonlu kek yapıldı. Aynı günün akşamında bitince, ertesi gün tekrar yapıldı. Oooh! O iki ayda verilen 1 gram, kaç kilo olarak geri alındı kim bilir :)



Fırın aldık, çok mesuduz mu demiştim? :)



Bazen çok sıkılıyoruz, puzzlelar kaç parça olursa olsun bizi paklamayınca gidip daha büyük parçalara çalışıyoruz :o)
İkili portmanto alıp, montajcıya para veresiye akşama eğlence çıkar işte diyebildiğimiz için,
bundan keyif aldığımız için,
gene olsa gene yaparız dediğimiz ve hatta bu hafta ne yapsak, yoksa arada komşulara montaja mı gitsek diye geyiğine çevirdiğimiz için seviyorum işte! 
Maşallah? :)



Saçma sapan matematiği çalışmaya başlamadan önce kendimi bir şeylerle motive etmem gerekiyor sanırım. Her seferinde de farklı bir atıştırmalık denemesi yapıyorum. Bunu sevdim, yeni favorim. Tavsiye ederim :)



Bi de bizde bir süredir böyle bişiii var! :)
8 aylık nurtopu gibi, dört patili, kar beyaz oğlan çocuğu!
Kafayı tüylere gömüp, göbekte saatlerce uyuyabilirim.
Not: bu fotoğraf, beyimiz gerinirken çekildi. Yanlış anlaşılma olmasın :o)


Şimdilik bu kadar :)
Sevgilerle!!



Bi de bu sansür değil, özgürlük diyor ya!

Hiç utanması olmadan alenen TEK ADAM olma gayesi içerisinde.
Aklımıza, hayalimize başta gelmeyecek şeylerdi bunlar ama bunca senenin sonunda, onlar gizlemeye, saklamaya çalışalar, inkar etseler de amaçlarının az çok ne olduklarını anladık sanıyorum.
Hatta umuyorum!
Gerçi bundan sadece 1,5 ay sonra ak - kara belli olacak tahta kutuda. Tabi onda da bir skandal söz konusu olmazsa!
Aç gözlülük.
Utanmazlık..
Doymazlık...
Hadsizlik...
Yaradandan korkmamak...
Zinhar kendinden başkasını önemsememek.. Takmamak.. Ezmeye, yemeye, hakka girmeye devam etmek.

Ben onlara sadece acıyorum.
Ülkeme ise üzülüyorum.

Tek dileğim artık o 'koyun' diye nitelendirilen kesimin uyanmış ve gözünün açılmış olması..
Lütfen!


Heyy!! Artık sen de kendine gel ve;



#internetimedokunma !