8 Şubat 2014 Cumartesi

Bu aralar vol.435 ~ instagram günlükleri

Merhaba! :)
Uğrayamıyorum, takip edemiyorum ama sanırım temmuz ortasına dek bu biraz böyle olacak. Malum :)
Azıcık vakit & fırsat buldum hemen kısa kısa anlatayım neler var neler? :)

 

Malumunuz Cuma günü 14 Şubat ♥
Kalpler, kalpler :) 

Kahve Dünyası yine bir ritüeli gerçekleştirmiş, 14 Şubat için özel kampanya yapmış efeniim. Sevdiceğinizle 19.50 ye iki coffee latte içiyor, bir kalpli brownie yiyorsunuz vanilyalı dondurma ile. Sonra tam kalkacakken garsonlar Latte içtiğiniz bardakları yıkamış halde paketleyip getiriyorlar size, hatıraa :)

Ha ben Latta sevmem o ayrı. İçtik ama hatıramız olsun madem diye ama ne eşim ne ben fincanlarımızı bitiremedik :)
Belki siz seversiniz :)



Doğadan 'ın Armutlu Beyaz Çay 'ı.
Denedim. I ıh beğenemedim. Sanki suya armut atmışsın gibi. Yani koşa koşa Migros 'a gidilecek, görür görmez sepete atılacak bir lezzet değil bence. Ve hatta ben bir daha almam bile. 
A belki saklama koşulları iyi değildi, ben tam alamadım tadını, onu bilemem ama Doğadan 'dan daha yüksek performans beklerdim açıkçası :)



Biz hep doğal ekmek, tam buğday, çavdar ekmeği veya kepekli ekmek tercih ediyoruz. Evimize hatırlayamadığım bir zamandan beri beyaz ekmek girmiyor sağlığımızı önemsediğimizden. Lakin nedense neredeyse her aldığımız ekmekte bir huzursuzluk oluyor içimde. Ya birtakım partiküller çıkıyor, ya sıkılaşmış garip pötürtüler. Artık ne olarak adlandırılırsa. Farklı ekmek markalarını da denedik, fırınları da. Tam 'evet bu iyiymiş, hep bundan alalım' dediğimizde bir şeyler çıkıyor.
En sonunda ben konuya bizzat el atıp kendi ekmeğimizi yapma sorumluluğu altına girdim. 
En azından içinde ne olduğunu da biliriz, temizliği de.
En azından içimiz rahat olur.
Tabii benim sabrım dayanırsa her ekmekte 235 dakika beklemeye :)


Bu ilk deneme. Bence gayet başarılı. Sinangil'in Köy Ekmeği unu ile yaptım. Azıcıcık tuzlu, azıcıcık da şekerli. Test edildi, onaylandı hatta pek beğenildi :) Çok mesudum! 



Bu da memleketimin temizlik personeli. Her gün gittiğim yerin karşısındaki parkta çalışıyor. Tüm gün bir sağa, bir sola. Sigarasını içiyor, deriiin derin çekiyor. Ardından yere atıp, ayağıyla tüm dünyanın hıncını alır gibi ezdikten sonra da tek işi oymuş gibi süpürüyor kendi izmatini. De gidi dee. Çok çalışıyor, çook! :)



Yeni eve taşındığımızda büyük fırınımız yeni evin mutfağındaki aralığa sığmadığından, dev fırınımızı iptal edip depoya saklattım. Aklım sıra fırın ile yapılabilen muhteşem unlu mamüllerden uzak duracak ve kilo verecektik. Ama ne oldu? Yemeyi seven bu çift, madem evde yapamıyoruz diyerek dışarıdan satın almaya başladı kekleri, kızartma olarak tüketmeye başladı börekleri.. Ee bu seferde benim kıllığım tuttu. Temiz mi? Güvenilir mi? İçeriği ne? diye diye bunalttım adamı :) Ve daha bir sürü şey..
Sonuçtaaaa gidilip, mutfağa uyan fırın alındı. Murada erildi. 
Fırın alınır alınmaz da hemencik limonlu kek yapıldı. Aynı günün akşamında bitince, ertesi gün tekrar yapıldı. Oooh! O iki ayda verilen 1 gram, kaç kilo olarak geri alındı kim bilir :)



Fırın aldık, çok mesuduz mu demiştim? :)



Bazen çok sıkılıyoruz, puzzlelar kaç parça olursa olsun bizi paklamayınca gidip daha büyük parçalara çalışıyoruz :o)
İkili portmanto alıp, montajcıya para veresiye akşama eğlence çıkar işte diyebildiğimiz için,
bundan keyif aldığımız için,
gene olsa gene yaparız dediğimiz ve hatta bu hafta ne yapsak, yoksa arada komşulara montaja mı gitsek diye geyiğine çevirdiğimiz için seviyorum işte! 
Maşallah? :)



Saçma sapan matematiği çalışmaya başlamadan önce kendimi bir şeylerle motive etmem gerekiyor sanırım. Her seferinde de farklı bir atıştırmalık denemesi yapıyorum. Bunu sevdim, yeni favorim. Tavsiye ederim :)



Bi de bizde bir süredir böyle bişiii var! :)
8 aylık nurtopu gibi, dört patili, kar beyaz oğlan çocuğu!
Kafayı tüylere gömüp, göbekte saatlerce uyuyabilirim.
Not: bu fotoğraf, beyimiz gerinirken çekildi. Yanlış anlaşılma olmasın :o)


Şimdilik bu kadar :)
Sevgilerle!!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder