25 Kasım 2014 Salı

Amanın da ne özledim!

Yazmak istiyorum, vakit ayırmak istiyorum ama yetişemiyorum :(
Rüyamda blog yazıyordum, valla:)
Aslında şu anda arkadaşımın evindeyim ve bu yazıyı da telefondan giriyorum ama ne bileyim aklıma takıldı,iki satır düşeyim dedim.

En kısa zamanda görüşmek dileğiyle 

8 Kasım 2014 Cumartesi

Düğününde böyle dans etmeye cesaret edebilecek var mı?






Videoyu mutlaka izleyin, cidden çok çalışmış, cesaret edip yapmışlar. Bravo!
Ben gülmekten yapamam sanırım böyle bir şeyi teklif bile edemezdim zaten:)
Peki siz?

6 Kasım 2014 Perşembe

Eski gazeteleri atmayın!

Diyorum ben hasta olmam bi tek size yarıyor diye. Hatta Deniz bile demişti 'sen hep hasta olsana' diye. Aa :) Neyse zula yaptım, artık hasta olmama gerek yok sizinle D.I.Y projelerini bulup paylaşmam için :)
Şu an ateşim düştü. Vücudum mikroplarla savaşmaya devam ediyor. Halsizim, her yerim ağrıyor. Ama buradayım. Düşün yani okuyucu, blogumu ne kadann çok seviyorum değil mi?:)
Tamam tamam buraya kadar sabırla okuyabildiysen tatlı okuyucu, sabrını daha fazla sınamadan eski gazeteleri neden atmıyoruz, manyak mıyız yoksa zeki mi onun cevaplarını vermeye başlıyorum :)

buyrun bakalım:)




Eski gazeteleri atmamışlar, rulolar yapıp sarmışlar. Böyle şirin bir sepet oluşturmuşlar:)


Gereken malzemeler:
Gazete
Silikon tabancası yada tutkal / yapıştırıcı
(Tutkal akar, dert olur. İmkanınız varsa silikon kullanın)


Uzun uzun anlatmama gerek yok sanırım. Mantığı çok basit, yapımı azıcık sabır istiyor sanırım. Bu yukarıdaki resimde gördüğünüz zemini olacak sepetin. 
Gazete kağıtlarını yelpaze yapacakmış gibi kat kat getirip, şeritler halinde kesmişler. Ardından da rulo yaparak sarmışlar da sarmışlar.

Sonra yuvarlak, ortası boş rulolar yapmışlar. Bunları yapıştırıcıyla sabitlemişler.

 Yapıştırıcıyla veya silikonla sabitlenen rulolar sıra sıra dizilmeye başlanmış.

Üst üste dizilen ve yapıstıran halkaları sabit tutmak için mandalları kullanabilirsiniz bence. :)



Veee sonuç:))
 Ben sevdim ya. Yapsam mı diye de düşünmüyor değilim hazır evdeyken.
Siz beğendiniz mi?

Sevgilerle!:))

5 Kasım 2014 Çarşamba

kim korkar lösemiden!

Merhaba :)


2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası. Lösev'e yapacağınız küçük miktarda destek, AVM'lerde satılan takvim,kupa gibi şeyleri alarak, yüklü miktarda olan tedavi masraflarına, küçük de olsa destek olarak birçok çocuğun hayata yeniden tutunmasını sağlayabilirsiniz✔.

Kanser öldürmez;
iyi koşullarda bakım sağlanırsa ve maddi-manevi destek verilirse.

Unutmayın ufak miktarda yapacağınız her bağış, kocaman bir hayat..

‪#‎kimkorkarlösemiden‬

3 Kasım 2014 Pazartesi

Sendromsuz pazartesiler!

Eneeeeeeem bugün günlerden pazartesi.
Ee nolmuş?
Aylar yıllar önce 'olm pazartesi sendromu diye bişi var' deseler. 'Ya bi git. Pazartesinin de sendromu mu olurmuş' derdim. İstesen de istemesen de, inkar da etsen, kış mevsiminde o pazartesi sendrom olmaktan çıkıyor ve kabusa dönüşüyor arkadaş.
Sen o ısscacık yatağından çıkıyorsun, işe geliyorsun. Ötesi var mı?
Yok!
Sonra da sendromumu mu olurmuş. Oluyo işte!
O pazartesi, hiç adam olmuyo bi kere. İlla bi b.kluk çıkarıyor. Ya burnun akıyor, ya bi tarafın ağrıyor, hiç olmayacak rahatsızlıkların nüksediyor, ya aylardır ertelemekte sakınca görmediğin işler masanda bitiveriyor. Oluyor yani. Kıl pazartesi seni.

Adi pazartesinin sendromları, bunalıma sokma sebepleri bitmiyor ki :((

Neyse işte hayat devam ediyor. Bir şeyler oluyor. Oturup uzuun uzun yazmayayım şimdi. Tembel diilim aslındaa, sadece hayvanın hasına özeniyorum bu aralar. O ne mi? Koala tabiii! Hayvan 20 saat uyuyor günde. 
Aah işte tam ben! Uyusam, uyusam, uyusam, kaşınsam, nutellalı ekmek yesem sonra yine uyusam. Hayat ne kadann şahane olur değil mi? :)
Olmuyo amaa!
Neden?
Çünkü bugün pazartesi!!!


03  Ekim günü Dünya Engelliler Günüydü.
Bir ay geçti üzerinden ama senede bir gün anıp da sonra görmezden gelmeyi sevmediğimden (ve dahası o gün yazmadığımdan) şimdi paylaşmak istedim..

Türkiye'deki engellilerin %80 i işsiz.
Onların yeteri kadar 'engel'i varken, bir de biz neden engelliyoruz pek çok şeylerini?:(
Problem teşkil etmeyen konulara sözde (!) çözüm getireceğinize, varolan sorunları çözüp, hayatı insanlar için daha kolay hale getiremez miyiz/misiniz? 
Okullardaki türbanı, kıyafeti dert edeceğinize, Kur-an dersine ağırlık verip zırt pırt sınav / okul sistemini değiştireceğinize,  kaldırımlara rampa yapsanız mesela???

Unutmayalım, görmezden gelmeyelim!
Her şeyin üstesinden gelinebilir, yeter ki gönüllerimiz engelli olmasın!

Sevgilerle!

1 Kasım 2014 Cumartesi

Bazen böyle...

arkamdan konuşan, adsız yorumlar bırakan, olur olmadık laflar atan,
garip garip şeylere takılıp çekemediklerini alenen belirten, 
durup dururken keyfimi kaçırmaya yeltenen,
 haddini bilmeyen
 insanlara

uçup,

tutup,

yapıştırıp,

saçını başını yolasım geliyor!








.

Ama yapmıyorum.
Neden? :)


Gerek yok :)


Sevgilerle!!