13 Aralık 2016 Salı

Yaratıcı Fikirler ;)

Merhaba :) Facebookta gezerken takip ettiğim bir sayfanın paylaştığı videodan harika fikirler edindim. Sizinle de paylaşmadan duramadım :)

Not: Alüminyum folyonun ısıtıldığında ne denli yüksek oranda zehir ihtiva ettiğini bilmeyen yoktur sanırım. Bu sebeple videodaki o kısmı atlayalım, görmezden gelelim ;)


3 Ağustos 2016 Çarşamba

dönsek mi artık?

:)
Bu yazıyı zor şartlar altında yazıyorum. Oturduğum sandalyeye tırmanmaya çalışan bir bilgisayar delisi, meraklı canavar, daha yeni kesildiği halde sivriliğini yitirmemiş tırnaklarını bacaklarıma batırıyor. (bezmiş emoji)
Aslında yazacak çok şey, birikmiş çok yazı var ama sanırım şu an hiç sırası değil. Zira tezahüratlara daha fazla dayanamayacağım. Bak şimdi de fişini çekti. Off ki ne of :)
En kısa zamanda tekrar ve mümkünse daha uzun görüşmek üzere, sevgilerle :)

4 Nisan 2016 Pazartesi

Canım oğlum...





Tam bir sene önce bugün girdin hayatımıza..
Kokunu tam çekemeden içime apar topar götürdüler seni yenidoğan yoğunbakıma.. 7 gün hasret bıraktılar sana.



Sonra bir kavuştuk, pir kavuştuk. Çok şükür o günden bu yana hep kucak kucağa, koyun koyuna kaldık, birlikte uyuduk, uyandık, hapşurduk, güldük, ağladık..
Rabbim seni benden hiç ayırmasın, kokuna, sesine, gülüşüne hasret bırakmasın.
Daha yazacak çok şey var ama şimdi sıkıştırmayacağım çünkü doğum gününü kutlamak için son hazırlıkları tamamlamam lazım miniğim :)

(bir türlü düz yükleyemedim, olsun. Baban çekmişti senin doğduğunu duyunca... 20:42 doğum saatin miniğim)



Birlikte, sağlıkla ve huzurla daha nice nice mutlu senelere!
Seni çok seviyorum :)

15 Mart 2016 Salı

Senden Bana Kalan - film



Yönetmen: Abdullah Oğuz
Oyuncular: Neslihan Atagül , Ekin Koç…
Senaryo: Levent Kazak
2015



Öncelikle oğlan, ilgi çekecek kadar  yakışıklı.
Bu detayı özellikle belirttim, zira başka belirtilebilecek bir şeyi de yok filmin desem abartmış sayılmam.. 
Film bir parti sahnesi ile başlıyor. Esas oğlan 18 yaşına girmiş. Anne&babası yok, dedesi trafından büyütülmüş. Pastalar, eğlence vesaire derken oğlanın hayli şımarık ve züppe olduğunu farkediyoruz. 
Sonra partiye esrarengiz bir kız geliyor, esas oğlanın  karşısına dikiliyor. Belli ki kız Özgür’ü tanıyor, ama Özgür onu tanımıyor ve üstelik ters davranıyor.
Kız da asık suratla geri dönüyor.

Özgür’ün dedesinin vasiyeti gereği Özgür’ün köye gitmesi, köydeki okulda okuyup oradan mezun olması gerekli. Ancak bu şekilde dedesinin mirasını alabilecek. Eğer bu şartı kabul etmezse mirası reddetmiş sayılacak.
Zoraki olarak köye gidiyor Özgür. Bunarada köy de cennet adeta. Ayvalıkmış mekan. Aşık olunası, ilk fırsatta gidilesi ❤️

Zengin züppe tabi bizim oğlan. Zor geliyor köy ortamı.
Köyde bir de kimi görelim? Filmin başında Özgür’ün karşısına dikilen esrarengiz kız. Meğer Özgür küçükken bu köydeymiş, kız da öyle. Tanışıyorlarmış ama oğlan henüz hatırlamıyor bu detayı. 

Tabi ki kızımız ve oğlumuz birbirlerine aşık oluyorlar.
Kız zaten epeydir aşık.

Oğlan da sonra aşık oluyor. Zengin züppeliği kırılıyor, şımarık halleri yumuşuyor.

Ve fakat …

DİKKAT. BURADAN SONRASI DERİN SPOİLER İÇERİR :) 

Kız tabi ki ölümcül hasta. Ve ne hikmetse az ömrü kalmış. Ama bolca  idealleri var. 
Özgür bunu öğrenince yıkılıyor, standart. Tüm imkanlarını feda ediyor ama yapacak bir şey yok. Tıp çaresiz. 
Finalde , esas kız, esas oğlanın yanı başında, omzunda ölüyor. Rüyasıdna da kendini öyle görmüştü. Ve tabii ki klişelerin efendisi, riyasında gördüğü gibi ölüyor. Ne hikmetse son dönem  Türk filmleri ciddi klişelerin dörtgeninden çıkamıyor. Hayır orijinali Güney Kore filmi olan bu filmin bile sonunu evirmiş çevirmiş, gitmiş Türk filmine benzetip ıspatlamış damarlarında akan kanın Türklüğünü. Al sana; İncir Reçeli. 


Anlamadığım şey şu ki; ben gerçek hayatta hasta olsam, ömrümün sonunda olsam , son nefesimi sevdiğimin kollarında denk getiremem ha. Bu filmlerde maşallah tüm esas kızla, son nefeslerini dakikası dakikasına denk getirebiliyorlar. Tam o an yani! Her şey bitmiş, son sözler söylenmiş, zaman durmuş, hafif yağmur çiseliyor. Oldu iyi günleeeer. Şaşırtıcı değil mi? Değil. Klişe çünkü. Olmazsa olmaz. 

Bir de anlamadığım bir şey daha var ki o da bu filmleri hangi kafayla çektikleri. 
Her şey ortada. Söylenecek tek kelime, eklenecek minnacık bir detay bile yok ha keza eklesen bile anlaşılmaz, kaçar gider klişeler arasında, nasıl başarıyorsun da bu filmler çekiyorsunuz. Altına bi de sanki daha yeni Cannes'dan çıkıp gelmiş gibi artiz artizz imzanı atıyorsun? Nasıl yani?
Tamam aşk dediğin mevzu, her türlü gider. Ama finalinin bile aynı şekilde olduğu bir sürü örnek varken, bir tane daha eklemek niye? Ha nasılsa yer bu millet. Hele taze aşıksa. Mıç mıç, aşkım sini siviyirimmm-larla akar gider film. Üç göz yaşı, dört selpak mendil. Oldu da bitti. 


Ben bu kadar eleştirirken niye mi izledim? Çünküü Demir oğlanı uyutuyordum ve maalesef sesle uyumaya alışsın diye uyku saatinde televizyon açıyorum. Reklamı az bir kanal seçmeye gayret ediyorum. NŞA- bu kanal yabancı kanal, genellikle fox crime olurdu ama bıgün şansıma dans programı olduğundan ve müzikler, ani çıkışlar fazla olduğundan film olsun madem dedim, mecburi seçtim.