15 Ocak 2020 Çarşamba

Çakıcı'nın İlk Kurşunu

Sanki çok rahat kitap okuyabiliyormuşum gibi bir cesaretle instagramda @okuyarakyasa grubunun okuma etkinliğine katıldım.
Bu ay "Sabahattin Ali" ‘nin “Çakıcı’nın İlk Kurşunu” kitabını okuduk 🤗.
Hatta ben ya bitiremezsem diye endişelenip tarihi beklemeden okudum 😅.
Bazı kelimelerde güçlük çeksem de okuduğum ve sevdiğim Sabahattin Ali kitaplarından oldu benim için “Çakıcı’nın İlk Kurşunu”.
Bu ayın sonuna doğru diğer arkadaşların da kitap hakkındaki yorum ve paylaşımlarına @okuyarakyasa hesabından ulaşabilir ve belki de siz de bize katılırsınız 🌻📚.
Hazır küçük adam Deniz müsaade ederken, kitapta beni en çok etkileyen yerleri paylaşmak istiyorum:
“O da biliyordu ki hayatta tam ve
umumi bir müsavat olamaz. Fakat buna mukabil,
insanlarda hemcinsine hürmet, muavenet niye
olamazdı?
Niçin insanlar kalben daha ziyade
inceleşemezlerdi? Madem ki böyle
olamayacaklardı, peygamberlerin, dinlerin, din kitaplarının ne lüzumu vardı?”

“O kadar güzel, o kadar içe işleyen bir "Sahi mi?" deyişi vardı ki... İkide birde, bir sözüme cevap olarak "Sahi mi?" diyor, ve ben bu kelimeyi bir hastaya verilen ilaç gibi gözlerimi kapayarak içiyordum.”

“Korkak, hilekâr saltanat, bütün korkaklığına rağmen yine hileden, kuvvetin karşısında yılan gibi sinsi sinsi sürünerek sokmaktan bir türlü vazgeçemez, bir türlü ayrılamazdı.”

“Bir aile, kızını satılık bir mal gibi, vitrinde teşhir edilen bir eşya gibi hazırlarsa, onun kafasının içini tamamen boş bırakarak onun fikri ve hissi hayatı ile zerre alakadar olmayarak kızlarının yalnız güzelliğine, alımlılığına ehemmiyet verirlerse, hatta onun fikri seviyesinin yükselmesini bile sırf iyi bir koca bulabilmesi için yaparlarsa, kızlarının kendilerini satılık bir meta olarak görmekten başka yapacakları şey yoktur.”
•••
En iyisi ben daha fazla alıntı yapmayayım. Halen okumadıysanız veya okuma listenizde varsa bence biraz öne alabilirsiniz 🙂