23 Eylül 2014 Salı

Burçların Eğlenceli Anlatımları

internetten buldum, kendimi tutamadım. Hem eğlenceli hem de biraz (!) sivri dilli burç tanımlarını okuyunca lütfen bana darılıp kızmayın, ben sadece elçiyim. Belki bir nebze tebessüm ettirebilirsem yüzünüze ne mutlu bana.

Sevgilerle :)

KOÇ (21 Mart-20 Nisan)

Sözünde duramayan, özgüveni olmayan, gıcık şahsiyet. Hayat boyu illa birileri onu iteleyecek. Var ya, bütün ev kuşları, ana kuzuları genelde bu burçtan çıkar. Bunun sevdası bile bir halta yaramaz. Genelde platonik takılır haspam. Yoktur ki cesaret denen şeyin zerresi bunda, gidip de söylesin. Hadi bir mucize oldu zar zor söyledi ve siz de bir halt edip buna uydunuz. Eğer uçarı, hayatla eğlenen, aşkta heyecan arayan bir kişi iseniz bittiniz kuzum siz. Duygusal takılır bu koçlar. Sıkıcı mı sıkıcıdır. Her an ahlanmaya meyillidir. Ona bir şeyi bin kere anlatın anlamaz. Bir de anladım havaları ve sonunda anlattığınız şeyin tam tersine yorumları yok mudur.Deli olursunuz. Soru sorup ne olduğunu anlamaya kapasitesi yetmez. Ama toplum tarafından sevilir. Niye, çünkü kendinden başka kimseye bir zararı yoktur. Öyle hileyi, yalanı becerecek zeka yoktur ki onda. Siz ona fıkra anlatın o gülsün, bir şey anlatın o dinlesin. Başka bir işe yaramaz. Kıskanç, gıcık ve sıkıcıdır.

BOĞA (21 Nisan-21 Mayıs)

Bunun var ya, insan beynini yormaktan başka bir şey yaptığı yoktur. Orda burda arkanızdan atar tutar. Hele de size karşı ilgisi var ve siz ona karşı kayıtsızsanız yandınız demektir. O zaman her şey beklenir bundan. Yerin dibine sokar sizi. Artık saçınızı başınızı mı yolarsınız, sinirden alkole mi başlarsınız, o sizin tercihiniz. Melek yüzlü şeytandır bu boğalar. İntikamcıdır. Hayatta pek bi halt olmazlar. Ailelerinin durumu iyi değilse vay hallerine. Her şeye löp diye konmak isterler. Çok param olsun, en güzel sevgili benim olsun, olsun, olsun, olsun.... Kendini dünyanın merkezi sanır. Sizden çıkarı varsa sizden iyisi yoktur bunlar için. Genelde evde kalmışların burcudur. Ya evlenmezler, ya da geç evlenirler. Zaten kim ne yapsın bu uyuzları. Erkenden mezara sokar sizi. Bunun tek boğalığı burcunun ismidir. Aslında akreptir bu akrep.

İKİZLER (22 Mayıs-21 Haziran)

Dönek, iki yüzlü, karakter çorbası, tek başına tek bir işe bile yaramayan asalak. Tatlı dilli yılan. Bu var ya, bu, hayatı boyunca onu bunu sömürüp durur. Bol organizasyonlu, bol dedikodulu, fesat mı fesat, defolu tipin tekidir. "Hadi arkadaşlar şunu yapalım..." "Aaa ayıp ettin tabii ki gelirim...." "borcum olsun... " en çok yalanlarından bir kaçıdır. Çok iyi yalan söyler. Gevezedir de. Sır tutamaz. Boştur bunun ağzı. Ayaklı Gazete dedikleri türdendir. Gezsin, tozsun, eğlensin, o kadar. Öyle sıkıya mıkıya gelemez fazla. Laf olsun diye konuşur, evlenmek için evlenir, desinler diye yapar. Bir sözü diğerini tutmaz. Yanında kimse olmayınca da korkağın tekidir. Habire birilerinin , bir şeylerin arkasından konuşur. Onun arkasından konuşur, bunun peşinden konuşur. Ha babam konuşur. Güvenilmez tipin tekidir bu. Ama şeytan tüyü vardır bunlarda. Kendini affettirmeyi iyi becerir. Çabuk kandırır karşısındakini. En dikkat edilmesi gereken burç grubudur.

YENGEÇ (22 Haziran-23 Temmuz)

Kendini akıllı sanan, saftoriğin biridir. Herşeye kolayca inanır. Gidenin ardından asırlarca yas tutar. Bir de bir gün herşeyin iyi olacağına ilişkin paranoyası yok mudur. Gel de çıldırma. Onu dış görünüşünden daha çok ilgilendiren bir şey yoktur bu dünyada. Birkaç iltifatta yelkenleri suya indiriverir hemen. Bencilin tekidir. Her şeyin en iyisini, en doğrusunu kendisinin bildiğini sanır. Sanki bu dünyaya yüce bir görev için gelmiş gibi davranır. En az bir koç kadar ana kuzusudur bu. Bir de hayat boyu yaslanacağı bir duvar olsun ister. Bir gün melek, bir gün şeytandır. Yani bir türlü çözemezsiniz onu. Sürekli gelgitlerde yaşar. Tehlikelidir. Insanı kolayca avucunun içine alır. Eğer nefretini kazanmışsanız dikkat. Böyle durumlarda öfkesi henüz tazeyken pek çevresinde durmayın. Çünkü o zaman yapmayacağı şey yoktur. İlişkilerinde zordur. Birini severse onu sanki malı gibi sahiplenir, ama gözü de sürekli dışarıdadır. Bu uyuzla dostluk neyse de, aşk asla. Çünkü kaprisleriyle sizi hayatınızdan bezdirir.

ASLAN (24 Temmuz-23 Ağustos)

Bu aslan var ya aslan. Bu komedi şey kendisinin gökten zembille indiğini sanır. Bu ıssız bir adaya düşse, yanında isteyeceği üç şeyden biri aynadır. Kendinde şeytan tüyü olduğunu düşünür. Sanki bu olmasa çevresindeki hiçbir şey düzgün gitmeyecek zanneder. Oysa en büyük yamuk kendisidir. Bunu bir odaya iki gün kapatın kesin ölür. Hele bir de odada ayna yoksa iki gün bile sürmez. Özgürlüğü asla vazgeçemeyeceği şeydir. Saftır aslında bu. Kuş kadar beyni olan bir insan bile bunu kolayca kandırabilir. Öyle ince detaylardan pek anlamaz. Bir yalan söylediğinde ya da gizli bir iş yaptığında kısa sürede kendini ele verir. Çünkü plan yapacak, yaptığı planı doşru düzgün uygulayacak, hadi diyelim uyguladı, saklayıp gizleyecek kadar potansiyel yoktur onda. Sakın bu aslan megolamanına nasıl göründüğünüze dair bir şey sormayın. Çünkü siz kendinizi ne kadar mükemmel hissederseniz hissedin, o olumsuz bir şey bulacaktır. Bu şahsiyetle kavga ettiğinizde, size saldıracağı ilk konu dış görünüşünüz olacaktır. Kilonuzdan tutun da, gözlerinizin şaşılığına, dudaklarınızın inceliğine kadar v.s ne varsa onu fazlasıyla ilgilendirir. Ruh sağlığınız açısından tehlikelidir.

BAŞAK (24 Ağustos-23 Eylül)

Hemen hemen her şeye kolayca uyum sağlar. Çünkü başka türlü ortam yapamaz, çevre genişletemez. Sırf çevresindekiler eksilmesin diye kendi fikirlerini savunmaktan korkar. Zaten kim karşısında her söylediğine he diyen bir tip istemez ki. Bunun en sinir bozucu huyu, insanlarla konuşurken onların, rahatsız edecek kadar gözlerinin içine dik dik bakmasıdır. Genelde efendi takılır. Ama içten içe her türlü çılgınlığı yapmaya meyillidir. Şıpsevdidir, sessizdir, kuruntuludur ve genelde dalgındır. Sizinle konuşurken çoğunlukla kafasından başka şeyler geçer. Yaptığı iyilikleri en ufacık bir hatanızda her an başınıza kakabilir. Fazla alaturkadır. Ayrıca saplantılı tipin tekidir. Şıpsevdiliğine rağmen birine kafayı taktığı zaman karşısındakini bayana kadar zorlar. ilişkilerinde romantik olmaya çalışır. Ama bir süre sonra can sıkar. İçmeyi pek bilmez. Hele de morali bir şeye bozuksa ki, genelde bir şeye bozuktur, içmeye gidilecek en son kişidir. Hadi iyi niyetiniz size bir halt etti ve gittiniz, o zaman yanınızda onu bir nebze susturmak için bir bant bulundurun. Normalde pek konuşmayı ve diyalog kurmayı bilmeyen bu şahıslar, içtiklerinde yerdeki taşla bile konuşurlar. Onlar için yarın değil, bugün önemlidir. Genelde karakteri oturmamış kişilerdir.

TERAZİ (24 Eylül-22 Ekim)

Mıy mıy terazi, dır dır terazi, ıyy bu var ya bu bıdı bıdı konuşur. Soğuk nevalenin tekidir. Bunu en çok kendisi sever, sonra annesi, sonra varsa teyzesi... sonra, sonra bunu kimse çok sevmez. Canınız sıkıldığında en son arayacağınız kişi olmalıdır. Çünkü sizin ufak bir moral bozukluğunuzu dahi depresyona kadar götürür. Kafasını her şeye takar. Gelgit akıllının tekidir. Bir gün size çok yakın davranır, ertesi gün bir bakarsınız suratınıza dahi bakmıyor. Sırlara, gizemli şeylere çok meraklıdır. Müthiş bir dedikodu deposudur. Kim kiminle ne yapmış, bilmem kim nerde ne etmiş, miş de miş miş... Hemen hemen çoğunu bir yerlerden duyar, görür, bilir. Yapmacık beyinlinin tekidir. Akıllı takılır, takıldığıyla kalır. İnsanı boğan, sıkan bir havası vardır. Başta zor bir ihtimalle de olsa size çekici ve ilginç gelse bile, sonrasında mazoşist değilseniz şayet, kaçacak delik ararsınız. Yemeğe düşkündür. Özentinin tekidir. Çevresi tarafından robot, soğuk ve dengesiz olarak tanınır. Tatminsizdir. O hoo bir de fena kararsızdır.

AKREP (23 Ekim-22 Kasım)

Çevresine genelde ılımlı ve temiz kalpli havası veren akreplerin, insanları dumura uğratmakta üstüne yoktur. Kuşkucu, kıskanç ve iki yüzlünün biridir. Size ne zaman hangi yüzünü göstereceğini de asla kestiremezsiniz. Bazen şefkatli, sıcak, bazen de saldırgan ve soğuk bir buzdolabı gibi olur. Sizin yüzünüze gülüyor olması, asla size karşı iyi niyetler beslediğinin garantisi değildir. O tam bir tiyatrocudur. Hat safhada bencildir. Bu var ya bu, öyle melun bir şeydir ki, Allah bunun şerrinden düşmanımı bile korusun. Kafaya koydu mu yapar bu. Vücut dilini çok iyi kullanır. Yüz mimikleri en çok olan insan tipidir. Her olaya , her şeye bir mazereti vardır. Çok dikkatli ve akillidir. Avına sinsi sinsi yaklaşır. Eğer çevrenizde bir akrep varsa, bence onunla kesinlikle dost olmaya çalışın. Kıskançlığı yüzünden yapmayacağı şey yoktur bunun. Sürekli ilginin kendisinde olmasını ister. İnsani çileden çıkaracak kadar kendine güveni vardır. Burcunun adi gibi akrebin tekidir. Melek yüzlü şeytan lafı sanki bunun için söylenmiştir.

YAY (23 Kasım-22 Aralık)

Ah sen var ya sen... Düzenbazlar düzenbazı, dedikoducu ve bir o kadar geyik insan. Senin adam olman için kafana taş düşmesi veya birinin başına balyozla vurması falan mı lazım? Nedir bu gevezelik. Bu konuşur, konuşur, çenesi de yorulmaz. Beleşe bayılır. Ben yaptım, ben ettim havaları yok mudur bunun, insanın gırtlağına yapışıp boğası gelir. Heyecan manyağıdır bu. Bağımsızlığına en düşkün burçtur. Duruma, ortama göre anında değişirler. Nabza göre şerbet verirler. Buna gazı verdin mi bir daha tutamazsın. Bir şeyi abartmağa bayılır. En ufacık , en basit olayı bile süsleyip öyle anlatırlar size. Dikkat yoksunudur bu yaylar. Allah bunların sevgililerine de sabır versin. Bir insan ancak bu kadar kaprisli olur dedirtir insana. Bardağın hep dolu tarafını görecek kadar, hayattaki olumsuzluklara gözlerini kapatırlar. Sıkılınca kaçarlar. Eğer sonunda bir çıkarları yoksa, mücadele etmeyi pek sevmezler. Bunların burcunun adı yay değil çakal olmalıymış aslında. Bunlar için hayatta kendilerinden daha önemli hiçbir şey yoktur. Biten ilişkilerinin ardından konuşur, kızdığı arkadaşlarının arkasından atar tutarlar. Bu yüzden pek güven vermezler insana. Daha nasıl güven versin ki, sırf heyecan için yaşayan, dedikoducu tip demedik mi? Bir şey biliyoruz da söylüyoruz herhalde.

OĞLAK (23 Aralık-20 Ocak)

İnatçı keçi seni. Seni gurur budalası, pire için yorgan yakan şapşal seni. Dobralıkla patavatsızlığı bunun kadar karıştıran başkası yoktur şu cihanda. Her an bir siniri krizi geçirmeye müsaittir. Onun için o daha iyi, bu daha kötü gibi bir ayrım genelde yoktur. İki şey arasında kıyas yapamayacak kadar absürt ve gereksiz bir insandır. Bu nedenledir ki, çok mecbur kalmadıkça saçlarınızın yeni şeklini, kıyafetinizde yaptığınız değişikliğin nasıl olduğunu, bu rüküşten veya daha doğrusu bu garip insandan başka birine sorsanız iyi edersiniz. Yani biraz kaz kafalının tekidir. Onun aklı fikri arkadaşlarıdır. Sonra da onlardan yer nanayı , görür Hanya'yı Konya'yı. Özel hayatının didiklenmesinden hiç hoşlanmaz. Sanki kimin umurundaysa, bunun kendi gibi sıkıcı kurallarla boğulmuş özel hayatı. Eğer bir filmi onunla birlikte izleme gafletine düştüyseniz şayet, size durup dururken, oyuncunun en son ne söylediğini sorar. Filmin her sahnesinde yorum yapar, o da olmadı absürt bir şey bulur kafanızı karıştırır. Olmadık yerde güler, olmadık yerde soru sorar. Onu sorar, bunu sorar... Sanki mezar taşına yazdıracak, yıllarca bilmem kimlerin canına tak ettirip öğrendiği onca gereksiz bilgiyi.

KOVA (21 Ocak-19 Şubat)

Görgüsüzün biridir. Yaşantısı boyunca kompleksleriyle hem kendisini hem de çevresindekileri canından bezdirir. Özentidir, ayrıca basmakalıp tipin de biridir. Değişime pek açık olduğu söylenemez. Okul hayatının parmakla gösterilen parlak çocuğu değildir. İş hayatında ise hep kolay işleri tercih eder. Potansiyeli daha fazlasına izin vermez. Olsa da olur, olmasa da olur tipin tekidir. Yemeğe olan düşkünlüğü de ayrı bir mevzudur. Genelde obezler bu burçtan çıkar. Yani yakınınızda bunlardan bir iki tane olması sakıncalı değildir. Genelde sizi kompleksleriyle bunaltır ama onun dışında, diğerlerine göre daha zararsızdır. Yıllar sonra bir anıyı hatırlayıp efkarlanır bu yaylar. Pek nostaljiklerdir. Onu bunu yıllar sonra hatıra olur diye saklamaya bayılırlar. Her ne kadar içlerinden bazıları, ağır abi, hanım ağa gibi bir görüntü çizseler de, hemen hemen hepsi sulu gözlü, duygusal tiplerdir.

BALIK (20 Şubat-20 Mart)

Ah sana ne desem bilmiyorum ki. Saf mısın, salak mısın? Yüz yıl yaşasa, olgunlaşacağına daha da bir çocuklaşır bu. Ona kırılır, buna alınır, küser, kızar.... Ayyyy... İnsanın bunu düşünürken bile içi daralır. Hayatta zaman zaman önüne çıkan fırsatları bir türlü değerlendiremeyen beceriksizin tekidir. Yaşamı boyunca kolay yoldan para bulmayı hayal eder. Zaten uyumadığı anlarda, çok az istisnai durum dışında genelde hayal kuruyordur. Hep çelişkilerle doludur. Bir de sanki hiç olumsuz huyu yokmuş gibi, bir kuru inadı vardır ki... Tam bir karın ağrısı, baş belasıdır. Bunun huyuna, suyuna git, sonra canın ne istiyorsa yaptır buna. Ama bana sorarsan kendin yap daha iyi. Tam bir bunalımdır. Bir şeye moralinin bozulması için nefes alıyor olması bile yeterlidir. Ona sorsan hayatta en büyük acıları bu çekmiştir, gelen buna vurmuştur, giden buna vurmuştur. Ah zavallı daha ne yapsındır ki. Bunun bindiği gemi batar, tuttuğu dal kırılır. Anılarla yaşamağa bayılır. Geçmişinden asla sıyrılamaz. Dış görünüşe çok fazla önem verir. Öyle lider olmak gibi bir kaygısı yoktur, kıyıda köşede kendine bir yer bulsun yeter. Onu mutlu etmek neredeyse imkansız gibidir. Herhangi bir şeye bile hemen sevinebilir, ama asla mutlu olmaz. Şahsiyetsiz, karamsar, olsa da olur ama olmasa acaba daha mı iyi olurdu dedirten tuhaf insanın tekidir.

21 Eylül 2014 Pazar

Kapı süs yapımı :)

Yılbaşı dolayısıyla kapılarımıza astığımız süsler için farklı bir uygulama gördüm. Bunu yapmak ve değerlendirme için illa yılbaşını beklemeye gerek de yok. Doğum günleri, özel günler veya sırf canınız değişiklik istedi diye de yapabilirsiniz.
 Şayet karton süt kutularından bulabilirsek yapımı çok eğlenceli, görünümü de değişik bir fikir. Paylaşmak istedim:)
Yapımı için :

  • 3 boş ve temiz süt kartonu
  • ip
  • tel
  • Corn Flakes kutusu
  • büyük delikli iğne
  • makas - maket bıçağı 
  • cetvel
  • Marker
  • Marangoz yapıştırıcısı (? bence sağlam bir ahşap yapıştırıcı olabilir bu)
  • Yuvarlak şablonlar (yani iki farklı boyda kase:) )
Başlangıcını anlatabildiğim kadar aktarayım size,
1- Maket bıçağı yardımıyla süt kutularını tepeleri ve altlarını kesip, ayırıyoruz. Çıkan kırpıntıları temizleyip pürüzsüzleştirelim.
2-Marker yardımıyla aşağıdaki boylarda her süt kutusuna yatay çizgi şeritleri çizeceğiz:




  • Birinci kartona (MC1): 5 cmlik ve 6.4 cmlik düz cizgiler çekin.




  • Milk Carton 2 (MC2): 7 cmlik ve 8 cmlik düz cizgiler çekin .




  • Milk Carton 3 (MC3):  9 cmlik ve 9.5 cmlik düz cizgiler çekin



  • 3- Her bir süt kartonu için:
    Kartonun bütün çevresine 3/16lık dikey kesikler acın.Tepelerden marker çizgisine kadar.Çizgiyi sakın aşmayın keserken.Marker çizgisinin 2 çizgisinin arasını kesmemeniz gerekiyor.Kartonu çevirin ve aynısını tekrarlayın. 
     Karton kesildikten sonra marker çizgisini parmaklarınızla çevirin taa ki karton yuvarlak oluncaya kadar

    Fotoğraf 5 teki gibi çift katmanlı güneş şeklini çıkarın. Bu adımlar için 2. ve 3. adımları tekrarlayın :)


    Sonrası da resimlerden takip edilebilir veya yapmak isteyenler kolaylıkla  TIK TIK ::) yaparak detaylı bilgiye ulaşabilirler:) Sevgilerle:)




    19 Eylül 2014 Cuma

    Akciğer Embolisine Dikkat

    Akciğer embolisi. Adını bu aralar sıklıkla duyduğum ama normalde nadiren rastlanan, akciğerlerin kriz geçirmesine neden olarak erken teşhis edilmediğinde ölüme kadar gidebilen bir hastalık.
    Kalp, damarlardaki kanın pıhtısı ile tıkanıp kriz geçiriyorsa; akciğer de içindeki atar damarlardaki kanın pıhtısı ile tıkanması sonucu kriz geçirebiliyor.
    Doğum Kontrol Haplarının Yaygın Kullanımı Akciğer Embolisini Artırıyor!
    Son yıllarda özellikle genç kadınların doğum kontrol haplarını yaygın olarak kullanması ile birlikte akciğer embolisinin görülme oranının artış gösterdiğine dikkat çeken doktorlar; ‘Bu ilaçlara bağlı olarak kanın pıhtılaşma oranı artıyor. Damar içinde özellikle bacak damarlarında göllenme ve staza bağlı kan pıhtısı oluşuyor. Buradan kopan pıhtı da akciğere gelip atar damarları tıkıyor. Maalesef çoğu hastamızı da daha teşhis edemeden bu nedenle kaybediyoruz ya da uzun yıllar tanı konulmadan ağır problemlerle hayatlarını sürdürüyorlar.’ açıklamasında bulunmuşlar.
    Hastalığın kendisini nedeni açıklanamayan nefes darlığı, geçmeyen veya teşhis edilemeyen göğüs-sırt ağrısı, uzun süreli öksürük, ağızdan kan gelmesi gibi durumlarla gösterebildiğini söyleyen doktorlar; bu belirtiler söz konusuysa mutlaka hekime başvurulması ve akciğer embolisi olup olmadığınızın kontrol edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Çünkü akciğer embolisi özellikle akciğer kanseri başta olmak üzere diğer akciğer hastalıklarıyla (bronşit, KOAH, zatürre, verem vb…) benzer belirtiler gösteriyor.


    Eğer bu şikayetleriniz yanı sıra;
    • Uzun süreli oturarak çalışıyorsanız,
    • Okyanus ötesi gibi, uzun mesafeli uçak yolculuklarını sık sık yapıyorsanız,
    • Bacaklarınızda varisleriniz varsa ve ağrı yapıyorsa,
    • Düzenli doğum kontrol hapı kullanıyorsanız,
    • Yatalak hastaysanız
              akciğer embolisi hastası olma ihtimaliniz yüksek…
    Akciğer Embolisine Yakalanmamak İçin!
    • Uzun süre oturmamalısınız; ara sıra kalkıp kısa yürüyüşler yapın (uzun uçak yolculuklarında da sürekli sabit kalmamalısınız).
    • Doğum kontrol hapı kullanacaksanız mutlaka kan pıhtılaşma oranlarınızı ölçtürmelisiniz!.
    • Varisiniz varsa, antiembolik varis çorabı giymeniz faydalı olacaktır.
    • Uzun süreli yatalak hastalara kan sulandırıcı ilaç kullandırın ki kan rahatlasın.
    • Ortopedik ameliyatlar öncesi doktor kontrolünde koruyucu heparin kullanmaya başlayın.
    • Otururken ayaklarınızı katlayarak değil; biraz yukarı doğru uzatarak oturun.
    • Doktorunuza da danışıp farklı önlemler alabilirsiniz.
    Bu ve bunun gibi basit önlemlerle sonu ölümle veya kalıcı hasarla biten bilinmeyen bu hastalıktan korunabilirsiniz.
     Sağlık şakaya gelmez, 
    Şifalı ve keyifli günler herkese.
    (kaynak)

    16 Eylül 2014 Salı

    Yeni Samsung Galaxy K Zoom, kamerayı odak noktasına koyuyor

    Günlük hayatınızda, seyahatlerinizde ve en önemli anlarınızda size eşlik edebilecek, hem profesyonel bir kamera, hem de telefon özelliklerini bir arada bulunduran Samsung Galaxy K Zoom ile tanışmaya ne dersiniz?
    Samsung Electronics, kamerasıyla öne çıkan yeni akıllı telefonu Galaxy K Zoom, gelişmiş dijital kamera teknolojisi ile Samsung’un Galaxy deneyimini bir araya getiriyor. Profesyonel kalitede görsel içerik üretme yeteneğine sahip, eğlenceli ve kullanımı kolay Galaxy K Zoom; kolay çekim, gerçek ışık özellikleri gerçek optik zum ve şık tasarımıyla kullanıcılara ihtiyaç duydukları mobil çözümleri sunuyor.
    Kamerayı odak noktasına alan Galaxy K Zoom’un, profesyonel bir kameranın kontrol özellikleri ve fonksiyonlarını sunan gelişmiş teknik kamera sistemi bulunuyor. Galaxy K Zoom’un göz alıcı incelik ve şıklıktaki gövdesinde bulunan, kasa içinde gizlenebilen lens teknolojisi 10x optik zum yapabiliyor. Ayrıca 20,7 megapiksellik BSİ CMOS sensör, ultra net ve ayrıntılı görüntüler oluşturuyor.
    Düşük ışık şartlarında mükemmel sonuçlar sağlayan cihaz, hareketin neden olduğu bulanık görüntüyü önleyen Optik Görüntü Sabitleyici (OIS) özelliğine de sahip. Bu özelliklerle, cihazla optik zoom yapıldığında ve düşük ışık ortamlarında bile canlı ve net fotoğraf ve videolar (Full HD) çekebiliyor. Ayrıca cihazın Xenon flaşı, LED’lerden daha parlak bir ışık vererek görüntü kalitesini artırıyor ve doğal bir parlaklık veriyor. Bu sayede yetersiz ışık olan yerlerde bile Galaxy K zoom ile çok daha net ve kaliteli fotoğraflar çekebileceksiniz.
    Bu kadar gelişmiş kamera özelliğinin yanında bir çok fonksiyonu da entegre eden Galaxy K zoom’un en dikkat çekici özelliklerini sizler için derledim;
    • Hassas ışık ve netlik dengesi sağlayan  AF/AE (Otomatik Odak/Otomatik Pozlama) Ayrımı
    • Optimize edilmiş 5 farklı filtre ayarı sunan yeni nesil Pro Suggest moduyla; farklı bir filtre uygulaması kullanmanıza gerek kalmıyor!
    • Kullanıcılara selfie çekimlerini kolaylıkla zaman ayarlı olarak yapabilme imkanı veren Selfie Alarm sayesinde çok daha güzel selfieler çekebilirsiniz. J
    • Hareketli bir nesneyi odaklanarak ve net bir şekilde çekmek için geliştirilen nesne izleme özelliği ise, sizin için özel olan her “an”ı yakalayabilirsiniz!
    • Galaxy K zoom, bir Galaxy akıllı telefondan isteyebileceğiniz bütün özelliklere sahip. Bu özelliklerden Ultra Enerji Tasarrufu Modu pil tüketimini asgari düzeye indirerek yoğun bir gün içerisinde yaşayabileceğiniz şarj problemini de çözüyor.
    • S Health Lite kişisel fitness koçluğu yapıyor ve formunuzu korumanızda size yardımcı oluyor.
    • Studio uygulaması ise fotoğraf ve videoların kolaylıkla düzenlenmesini sağlıyor.

    Bu teknik özelliklerin yanı sıra Galaxy K zoom’un tasarımı da oldukça güzel. Kompakt tasarımı sayesinde, üst düzey taşınabilirlik sunan Galaxy K zoom’un ergonomik kavrama özelliğinin yanı sıra şık ve özgün hatları, yumuşak ve rahat bir kullanım hissi veriyor.
    Galaxy K zoom hakkında detaylı bilgi almak için http://www.samsung.com/tr/consumer/mobile-phone/galaxy-camera/galaxy-camera/SM-C1110ZKATUR adresini ziyaret edebilirsiniz.
    Bir boomads advertorial içeriğidir.

    15 Eylül 2014 Pazartesi

    29 harfte çocuk eğitimi

    Geçtiğimiz günlerde facebookta gördüğüm yazıyı Gamze de paylaşmış eskiden. Blogunu incelerken gördüm, alıntıladım, ben de sizlerle paylaşayım dedim:

    29 harfte çocuk eğitimi, çocuğunuza;

    A- Akıl vermeyin
    B-Başkalarına benzemesini beklemeyin
    C-Ciddiye alın
    Ç- Çimlere basmasını sağlayın
    D-Denemesine izin verin
    E-Empati kurun
    F-Fikrini sorun
    G-Gurur duyduğunuz söyleyin
    H-Hayallerini sorun
    I-Israrcı olmayın
    İ- İnatlaşmayın
    J- Jest Yapın
    K- Kucaklayın
    L- “Lütfen”li konuşun
    M- Model Olun
    N- Ne istediğini sorun
    O-Oyun oynayın
    Ö-Özür dileyin
    P- Paylaşın
    R- Rica edin
    S-Sorumluluk verin
    Ş- Şans verin
    T- Tutarlı olun
    U-Utandırmayın
    Ü-Üzüntülerini paylaşın
    V- Vakit ayırın
    Y- Yüreklendirin
    Z-Zevklerini öğrenin.

    Güzel ve zevkli bir fikir. Tabi uygulayabilmek ve karşımızdakinin bir birey olduğunun farkına vararak özenli davranabilmek önemli.

    Özlemiş misiniz beni acaba? 

    Sevgilerle :)



    9 Eylül 2014 Salı

    Bloogerda silinen yorumları geri almak..

    ...diye bir şey yok!!!



    O yüzden kendime not:
    Cep telefonundan bloga girme. Hadi girdin diyelim sakın yorumlara dokunma!!
    Sonra daha önce yaptığın, dün de 2. kez başardığın gibi  onca yorumu birden pat diye silersin.
    Seni salak! (ben yani)
    ...

    8 Eylül 2014 Pazartesi

    Mutlaka Okuyun . .

    Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken,
    Siz, "Aman annane be, boş versene" *deyip,marketten hazır çorba alıyordunuz ya... 
    Annane rahmetli oldu ve siz, 
    o tarhananın tarifini annaneden alıp, bir kenara yazmadınız ya...
    İşte o nedenle, Siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten kurtulamazsınız maalesef.

    *
    Ne verirlerse.. .
    Onu yiyeceksiniz.
    *
    Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz. ..
    Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor.
    Bilmeli... Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata yapmasını bilmiyor!
    Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran...
    İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkum
    maalesef... Torunlarınız da.

    *
    Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için, kek yapmaya üşendiğiniz için...
    İçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri, mısır patlaklarını kemiriyor sizin oğlan!
    Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp, çantasına koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu.
    Tahin-pekmezi "köylü işi", vıcık vıcık yağ fışkıran kremaları
    "modernite"  sandığınız için,
    Daha 10 yaşında ...ya döndü, yuvarlana yuvarlana yürüyor, tıkanıyor,
    merdiven çıkamıyor.

    *
    Size zor geliyor ama, zor mu evde yoğurt yapmak?
    İstanbul'un güneşi müsait değil, anlarım, zor mudur İzmir'de,
    Antalya'da, Adana'da evde salça yapmak?
    Şikayet edip duruyorsun, içine katkı maddesi konuyor, zorla
    beyazlatılıyor diye...
    İster tam buğday unundan, ister çavdardan, hakikaten zor mudur evde
    ekmek yapmak?
    Bütün ailen kabız...
    Tonla para verip, abuk sabuk ambalajlı-meyveli saçmalıklardan medet
    umacagına, niye öğrenmiyorsun kabak tatlısı yapmayı?

    *
    Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun, taze taze yesinler diye, pazara
    gidiyorsun...
    Eğri büğrü biberlere,
     doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere ağız burun kıvırıyorsun, 
    hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini
    alıyorsun...
    Ne işe yaradı senin pazara gitmen?

    *
    Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi...
    Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle
    zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!

    *
    Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok;
    Gazetelerin tiraj almak için uydurduğu uzmanlarından
    fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun.. .
    Brüksel lahanası yiyerek mi AB'ye gireceğini sanıyorsun?

    *
    Çin'den bal getiriyorlar mesela...
    Taaa Arjantin'den, Meksika'dan bal getiriyorlar.
    Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan...
    İçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin!
    Ben iddia ediyorum...
    Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla,
    Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına
    sahip çıksa, Şemdinli'de, Pervari'de terör bile azalır, terör bile.

    *
    Uzatmayayım.

    Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.
    *
    Elin adamı, mısırdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA'sını değiştirdi!

    *
    Hurrraaaaaa diye köyden kente göçerken, dışarda tıkınmayı şehirleşme
    zannettik. Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.

    *
    Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz...
    Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz. 



    alıntı

    2 Eylül 2014 Salı

    Eski t-shirtlerden ponpon yapalım mı?


    Merhaba kuzular!
     Havalar soğuyor, patikli yumoş kış mevsimi kendini yavaş yavaş göstermeye başladı. İçimde bir proje aşkı, bir 'eski şeyleri değerlendirelimcilik' ki sormayın gitsin. Evde akşamları ne yapsam da oyalansam diye dört dönüyorum yine resmen. E zaten bu ara ara bana olan bi durum. Koca, hiç şaşırmıyor artık bu hallerime :) Bir gidiyorum polyester çay tabağı boyuyorum, o bitmeden dönüp tepsinin birine peçete transferi yapıyorum, bir de bitemeyip yılan hikayesine dönen etamin var ki 10 senede nereleri dolaştı, gezdi bilmem. Tam mutfağa girecekken Allah'tan telefon falan çalıyor da duruyorum. Yoksa yine bir şeyleri yarım bırakıp başka şeylere yönelebilitem mevcut.
    Tamam biraz maymun iştahlılık da var ama mevzu bu değil. 

    Neyse neyse geçen gün bloglarda dolanırken gördüğüm bir D.I.Y projesini sizlerle de paylaşmadan edemedim. Yazlıkları kaldırırken giymediğim t-shirtleri ayırıp en kısa sürede ben de yapmayı planlıyorum bunu:)
    Buyrun bakalım neler yapmışlar:

    Bunu eski tshirlerle yapmışlar.


    Şimdi gelelim nasıl yapıldığına;

    İhtiyacımız olan,
    her bir ponpon için bir tshirt, 
    (kaç ponpon yapmak isterseniz o kadar tshirt yani)
    C şeklinde kesilmiş 2 adet karton / mukavva (bunun için eski kolilerden parçalar kullanabilirsiniz.)
    ve Makas.



    Tshirtlerin yan dikişlerini ayırın ve şeritler halinde kesin. 


    C şeklinde kesilmiş bir mukavvanın arasına uzun  bir parçayı yerleştirin.
    Bu aynı zamanda tüm parçaları tutacak olan parça olacak.



    Sonra kestiğiniz şeritleri, sabırla bu C şekline sarın.
    Ne kadar çok şerit sararsanız, o kadar tombili bir ponpon elde edersiniz. Ponponu büyük yapmak istiyorsanız kalın ve büyük bir C şekli kesebilirsiniz.





    İlk yerleştirdiğiniz parçaya dikkat ederek, düğümleyin ve C nin en dışından sardığınız parçaları kesin.




    Ponponlar hazır :) 
    Bunları bir araya getirip sarkıtmak ve renkli renkli süsler haline getirmek de size kalmış:)


    Güzel mi? 
    Ben çok beğendim :)

    Sevgilerle!
    Have a nice day :)