GDO, yani Genetiği değiştirilmiş organizma, bir canlının genetik özelliklerinin insan eliyle laboratuar ortamında değiştirilmesiyle elde edilir. GDO, dünyamız ve canlılar üzerinde yapılan tehlikeli bir deneydir. GDO'lar genellikle bir canlı türünün doğal hayatta sahip olmadığı bir özelliğin bir başka canlıdan gen aracılığıyla aktarılmasıyla elde edilir. Örneğin mısıra zehir salgılayan bir bakteriden gen transfer edilerek mısırın böcek öldüren zehir üretmesi sağlanır.
Bir canlının genetiğini değiştirmek ne sonuçlar doğurur?GDO'ları üreten genetik mühendisleri canlılara lego muamelesi yaparlar*. Rahatlıkla bir parçanın çıkartılabileceğini veya bir başkasının takılabileceğini düşünürler. Oysa canlıların yapısı yap-boz gibi değildir. Canlının bütünlüğü on milyonlarca yıllık gelişimin sonucunda çok hassas bir denge ile oluşmuştur. Canlılara yap-boz muamelesi yapmak o canlının bütünlüğünü, bu hassas dengeyi bozar.
Bu bütünlüğün bozulmasının ne gibi sonuçlar doğurabileceği asla öngörülemez. GDO üreticilerinin aksine genetik bilimi canlıların gen yapısının detayları ve genlerin birbiriyle etkileşimleri hakkında çok az bilgiye sahip olduğunu kabul eder.
GDO'lar hangi amaçla üretilir?Dünyada yoğun biçimde kullanılan GDO'ların %99'u sadece 2 özellik taşır:
1) Böcek öldüren zehir içermek.
2) Yabancı otları yok eden kimyasal ilaçlara dayanıklı olmak.
Böylece tarlalarda fütursuzca zirai ilaç kullanılabilmektedir.
En çok hangi türlerin genetiği değiştirilir?Mısır, soya, kanola ve pamuk dünyada ticareti yapılan GDO'ların %99'unu oluşturur.
GDO'lar bütün dünyada kullanılmakta mıdır?Hayır! Dünyada 192 ülkenin 167'sinde GDO'lu tarımsal üretim yapılmamaktadır.
GDO'lar açlığa çare midir?Hayır! Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası'nın öncülüğünde 300 bilim insanı tarafından hazırlanan ve Türkiye'nin de imzaladığı Dünya Tarım Raporu, GDO'ların verim artışı sağlamadığı ve açlığa asla çözüm oluşturmadığını açık olarak ifade eder. Zaten mevcut GDO'ların hiçbirisi verim artışını amaçlamamaktadır.
Hedef sadece ot ilaçlarına direnç sağlamak veya yabancı böcekleri zehirlemektir. Peki öyleyse GDO'lar niye var?
Tohum üreten dev küresel şirketler aynı zamanda zirai ilaç da üretirler. Bu şirketler üretip patentini aldıkları genetiği değiştirilmiş tohumları yaygınlaştırarak kimyasal ilaç satışlarını da arttırmayı hedeflerler. Böylece üreticiler gitgide daha fazla kendilerine bağımlı hale gelirler. GDO'ların dayattığı endüstriyel tarım yöntemlerinden sadece devasa tarım şirketleri kazanç sağlarken, üreticiler, tüketiciler ve doğa büyük zarar görür.
Tohum üreten dev küresel şirketler aynı zamanda zirai ilaç da üretirler. Bu şirketler üretip patentini aldıkları genetiği değiştirilmiş tohumları yaygınlaştırarak kimyasal ilaç satışlarını da arttırmayı hedeflerler. Böylece üreticiler gitgide daha fazla kendilerine bağımlı hale gelirler. GDO'ların dayattığı endüstriyel tarım yöntemlerinden sadece devasa tarım şirketleri kazanç sağlarken, üreticiler, tüketiciler ve doğa büyük zarar görür.
Lego MuamelesiHer canlı, yapı, özellik ve işlevlerinin bir tür kullanım kılavuzuna sahiptir. Bu devasa kullanım kılavuzuna genom diyoruz. Kılavuzu oluşturan ve neyin nasıl yapılacağının anlatıldığı her bir cümleye –veya iş emrine- ise gen adı veriyoruz. Örneğin insan genomu bu tarz 25000 cümleye sahiptir. Canlılar varlıklarını bu cümleler sayesinde sürdürür. Her bir hücremizde ayrı ayrı saklanmış olan bu ansiklopedide tam olarak neler yazdığı ve özellikle cümlelerin birbirini nasıl etkilediği ise insanlık için büyük ölçüde bir muamma.
İşte genetik mühendisliği GDO'ları bu sırlarını tam olarak bilmediğimiz kullanım kılavuzu içerisinde değişiklikler yaparak üretir. Genellikle GDO üretiminde yapılan işlem, bambaşka bir canlının kullanım kılavuzundan beğendikleri bir cümleyi alıp mevcut canlının kullanım kılavuzundaki rastgele bir yere yerleştirmeye çalışılmasıdır.
Örnek vermek gerekirse, diyelim ki elinizde bir standart mısır, bir de böcek öldürücü zehir salgılayan bakteri var.
İşte genetik mühendisliği GDO'ları bu sırlarını tam olarak bilmediğimiz kullanım kılavuzu içerisinde değişiklikler yaparak üretir. Genellikle GDO üretiminde yapılan işlem, bambaşka bir canlının kullanım kılavuzundan beğendikleri bir cümleyi alıp mevcut canlının kullanım kılavuzundaki rastgele bir yere yerleştirmeye çalışılmasıdır.
Örnek vermek gerekirse, diyelim ki elinizde bir standart mısır, bir de böcek öldürücü zehir salgılayan bakteri var.
Diyorsunuz ki “ah keşke bu mısır da böyle zehir salgılayabilse!” İşte bu noktada genetik mühendisleri devreye giriyor.
Genetik mühendisleri bu bakterinin kullanım kılavuzundan zehrin salgılanmasını sağlayan cümleyi bulurlar. Sonra bu cümleyi kitabın içinden keserek çıkartırlar ve mısırın kullanım kılavuzunda rastgele bir yere koymaya çalışırlar. Bu aşamada kılavuzun (veya iş akışının) bütünlüğünün bozulmasını, dışarıdan eklenen cümle ile kılavuzdaki diğer mevcut cümlelerin birbiriyle çelişip çelişmemesini ise pek dert etmezler.
Genetik mühendisleri bu bakterinin kullanım kılavuzundan zehrin salgılanmasını sağlayan cümleyi bulurlar. Sonra bu cümleyi kitabın içinden keserek çıkartırlar ve mısırın kullanım kılavuzunda rastgele bir yere koymaya çalışırlar. Bu aşamada kılavuzun (veya iş akışının) bütünlüğünün bozulmasını, dışarıdan eklenen cümle ile kılavuzdaki diğer mevcut cümlelerin birbiriyle çelişip çelişmemesini ise pek dert etmezler.
GDO'lu ÜrünlerÜlkemizde şu ana kadar 3’ü soya 13’ü mısır olmak üzere toplam 16 GDO çeşidinin ithaline izin verildi. Bu GDO türleri yem amacıyla kullanılmakta.
GDO’lu yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen süt, peynir, yumurta, et gibi temel besinler ne yazık ki doğrudan soframıza gelmekte. Üstelik etimizin, sütümüzün, yumurtalarımızın etiketlerinde hayvanların GDO’lu yem ile beslenmiş olduğuna dair hiçbir uyarı yok. Halkımızın tercih hakkı da, güvenle beslenme hakkı da elinden alınmakta. Üstelik bu durum yasalara da aykırı. Çünkü yasa, tüketicilerin tercih hakkının ortadan kalktığı durumlarda GDO’ların ithalatına izin verilmeyeceğini söyler.
Mevcut 16 ve izin bekleyen 13 çeşit yem amaçlı GDO’ya ilaveten soyadan mısıra, şeker pancarından kanolaya gıda üretiminde kullanılacak 29 farklı GDO çeşidinin başvurusu şu anda değerlendirme aşamasında.
GDO’lardan üretilecek olan mısırözü yağı, kanola yağı, mısır şurubu, mısır nişastası, soya lesitini gibi mamüller neredeyse satın aldığımız tüm paketli ürünlerin içinde bulunabilmekte. Tehlike çok büyük, bu tehlikeye dur diyecek zaman ise çok az! Eğer GDO’ların ithalatına bugünden dur demezsek yarın çok ama çok geç kalmış olacağız. Sofralarımızın ve sağlığımızın GDO’larca işgal edilmesini engellemek için sen de şimdi imza kampanyamıza katıl, GDO’lara dur de!
GDO'nun Sağlığa Zararları
• GDO'lar öldürücü alerjilere neden olabilir.
• GDO'lu yemler, hayvanlarda antibiyotik direncini artırır, antibiyotiklerin etkisini azaltır
• Çoğu GDO'nun içerdiği böcek öldüren toksinlere hamile kadınların kanında ve fetusunda raslandı.
• İtalya'da yapılan bir bilimsel araştırmada marketlerden alınan her 4 sütten 1'inde GDO geni parçalarına rastlandı.
• GDOların salgıladığı böcek zehirinin tamamının insan sindirim sisteminde parçalanmadığı ortaya çıktı.
• GDO ekim tarlalarında kullanılan yabani ot ilaçları, memeliler için toksik etki ve insanlarda hormonal dengeyi bozma riski taşıyor.
GDO'nun Çevreye Zararları
• GDO üretimi, süper dayanıklı böcek ve yabani bitki türleri yaratır. Bu türlerin varlığı ekosisteme ve tarıma büyük tehdit oluşturur.
• GDO'lar tozlaşma yoluyla doğal türlere bulaşarak biyoçeşitliliğe zarar verir.
• Zehir salgılayan GDO'lar, kelebekler gibi zararsız canlıların ölümüne neden olur.
• Zehir salgılayan GDO'lar zehirlerini köklerinden toprağa geçirirler. Zaman içerisinde bu zehirlerin birikimi çevre için tehlike içerir.
lütfen siz de GDO'nun zararlarının bilincinde olun. Sorumluluk sahibi bir anne, baba, eş, abla, kardeş olarak katkıda bulunun. Bir imza ile destek verin. GDO'yu hayatımızdan, sofralarımızdan çıkaralım. Zehir yemeyelim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder